ESAD'IN TAHRAN ZİYARETİNİN 5 NEDENİ
Haziran'da Savaş mı var?
Bölgedeki hızlı jeopolitik gelişmelerin ortasında Cumhurbaşkanı Esad'ın İran başkentine habersiz ziyaretinin beş nedeni.
Abdül Bari Atwan (*), 12 Mayıs 2022'de The Cradle'da yazdı.
2011'de Suriye'ye karşı acımasız savaşın başlamasından bu yana, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad nadiren yurtdışına seyahat ediyor. Nadiren yabancı davetleri kabul ediyor.
Bu tercihlerde, siyasi, askeri ve ekonomik meseleler büyük önem taşıyor ve davet ancak stratejik açıdan çok önemliyse kabul ediliyor.
Son on yılda Esad bu ziyaretleri sadece iki başkentle, Moskova ve Tahran ile sınırladı.
Bunun tek istisnası, geçtiğimiz Mart ayında Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'ye yaptığı sürpriz geziydi.
Bu bağlamda, Suriye cumhurbaşkanının herhangi bir yurtdışı gezisi her zaman ilgi görüyor.
Esad'ın, İran Dini Lideri Ali Hamaney ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile bir araya geldiği 8 Mayıs 2022 tarihli Tahran ziyareti, tamamlanıp Şam'a dönüşüne kadar güvenlik nedeniyle açıklanmadı.
Bu, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail işgal devleti için bir hedef olduğu için açıklanmaya gerek olmayan bir şey.
Taraflar medyaya yalnızca Hamaney ve Reisi ile yaptığı iki görüşmenin fotoğraflarını sağladığı için Esad'ın ziyareti hakkında çok az bilgi mevcuttu.
Ancak, yolculuğunun zamanlaması bize amacı hakkında çok şey söyleyebilir.
Esad'ın Tahran ziyaretinin gerekçeleri şu beş noktada özetlenebilir:
Birincisi: Direniş Ekseni'ne, özellikle de Suriye, İran ve Hizbullah'a karşı büyük bir savaş başlatma hazırlıklarına ilişkin raporlar ve söylentiler arasında, Suriye ve Lübnan sınırları yakınında türünün en büyük İsrail askeri manevralarının başlamasıyla bu ziyaret aynı zamana denk geldi. Tel Aviv, bu Eksenin gücünün artması, İsrail'in Viyana müzakerelerini etkileyememesi ve İran'ın nükleer silah yetenekleri edinmeye yakınlığı nedeniyle endişe içinde.
İkincisi: Lübnan direniş grubu Hizbullah'ın Genel Sekreteri Seyyid Hassan Nasrallah, Uluslararası Kudüs Günü'nde (29 Nisan) yaptığı konuşmada, İran ve onun direniş ittifakının Suriye'deki herhangi bir İsrail saldırısına misilleme yapacağını doğruladı. Nasrallah, Suriye topraklarında topyekûn bir savaşa dönüşebilecek yaklaşan bir çatışmaya hazırlık olarak, Suriye-İran koordinasyonunu en üst düzeyde, “doğru zamanda ve yerde yanıt” verilecek bir şekilde geliştiğini vurguladı.
Üçüncüsü: Lübnan, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Suudi Arabistan ve İran'dan gelen, yabancı müdahalelerle dolu parlamento seçimlerinin yapıldığı 15 Mayıs'tan itibaren kritik ve hassas bir aşamaya girdi. Bu seçimlerin sonuçları, bazı partilerin ve yurtdışındaki yandaşlarının hesaplarına uymadığı takdirde siyasi ve askeri çatışmalara yol açabilecektir.
Dördüncüsü: Ukrayna'daki Rus askeri operasyonunun başlamasından sonra, Arap bölgesi, bölgesel ve uluslararası ittifaklarda dramatik bir değişikliğe yol açabilecek yeni siyasi ve askeri angajman kurallarına tanık oldu. Son zamanlarda Arap devletlerinin, Washington'un gaz ve petrol üretimini artırarak fiyatları düşürme ve Rusya'daki kesintinin yerine geçme talebini reddetmesinin ardından Mısır, Suudi ve BAE'nin Rusya ile yakınlaşmasına ve tarihi Amerikan müttefikleriyle olan gerilimlerinde keskin bir artışa tanık olduk.
Beşincisi: ABD'nin Fırat'ın doğusundaki gaz ve petrol kuyularını işgal etmesi ve ABD'nin tüm ülkeye uyguladığı boğucu kuşatma ve abluka nedeniyle Suriye ciddi bir enerji kriziyle karşı karşıya. Sıcak yaz aylarının başlamasıyla birlikte Suriye şehirleri elektrik kesintileri nedeniyle karanlığa gömülürken İran, Şam'ın tek can damarı.
Olayları tahmin etmek ve doğru olmayabilecek spekülasyonlara dalmak şöyle dursun, büyük bir dikkatle, bu Haziran'ın gerçekten sıcak geçeceği söylenebilir - Son 75 yılda Arap bölgesindeki birçok savaş Haziran'da patlak vermişti.
Rusya-Ukrayna savaşından sonra, Moskova'nın Şam ve Tahran'ı güvenilir müttefikler, İsrail'i ise Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i destekleyen ve açıkça Amerika'nın yanında duran nankör bir dost olarak gördüğü açıktır.
Tel Aviv başlangıçta kendisini tarafsız olarak konumlandırmaya çalışsa da, bu pozisyon, "Rus işgalini" bir "savaş suçu" olarak kınayan Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in açıklamasıyla hızla dağıldı.
Rusya ile İsrail arasında tırmanan söz savaşı, İran ve Suriye'ye İsrail'in herhangi bir saldırısına yanıt vermesi için yeşil ışık yakmış ve böylece Suriye Arap Ordusu'nun İsrail hava saldırılarına karşı Rus “S-300” füzelerini kullanma yasağını kaldırmış olabilir.
Moskova'nın son günlerde bir Hamas heyetini karşılaması, Rusya'nın İsrail konusundaki tutumunun değişebileceği görüşünü sağlamlaştırıyor gibi görünüyor - bunun büyük bir politika değişikliği mi yoksa sadece Tel Aviv'i caydırmak için sert bir uyarı mı olduğu henüz bilinmiyor.
İsrail'in Suriye topraklarındaki İran hedeflerine yönelik bir sonraki büyük saldırısı, eğer gerçekleşirse, gerçek bir test olabilir.
(Bu makalenin yazılmasından 5 gün sonra, 17 Mayıs 2022'de Suriye topraklarına saldırı düzenleyen İsrail F35 uçakları ve füzelerine karşı ilk kez Rus S300 savunma sistemleri kullanıldı. İsrail, daha önceden yapacağı hava harekatlarını Rusya’yı önceden bildiriyordu. Rusya, kontrolündeki hava savunma sistemlerini devreye sokmuyordu. HV)
(*) Abdül Bari Atwan Filistin, Gazze'de doğdu ve 1979'dan beri Londra'da yaşıyor. 2013'ten beri Raialyoum'un kurucusu ve genel yayın yönetmeni olan Abdel Bari, daha önce 1989'dan beri Londra merkezli bağımsız, pan-Arap gazetesi El Kuds El Arabi'nin editörüydü. Çok satan 'El Kaide'nin Gizli Tarihi' de dahil olmak üzere birçok kitabın yazarı, uluslararası medya kuruluşlarına (TV ve basılı yayınlara) üretken bir katkıda bulunan ve dünya çapında konferanslar veren bir gazeteci.
KAYNAK:
https://thecradle.co/Article/columns/10251
Yorumlar
Yorum Gönder