UFUKTA YUNANİSTAN İLE SAVAŞ MI VAR? - Hüseyin Vodinalı

 

Hüseyin Vodinalı yazdı 

Bu yıl çok anlamlı bir yıl. 

9 Eylül 1922'de denize döktüğümüz Yunan ordusu ile savaşarak kazandığımız Kurtuluş Savaşımız tam 100 yaşında. 

Yunanistan bu seneyi bizden çok daha etkin geçiriyor. 

Onlar "Küçük Asya Felaketi"ni, Pontus soykırımına dönüştürmenin, Batı'yı arkalarına alarak Türkleri şeytanlaştırmanın peşinde.

Biz ise ekonomik buhran, kaçak göçmen işgali ve AKP'nin yönetim zaafiyetiyle boğuşuyoruz. 

Benzine her gece yeni zam geliyor. Elektrik, doğalgaz öyle. Gıda ve emlak fiyatları roket gibi.

Erdoğan ise hala toplumu ikiye ayırarak germenin peşinde.

En son Gezi direnişine katılanlara "Çürük ve Sürtük" dedi. 

Dolmabahçe Cami edebiyatını tekrarladı. 

Öte yandan iç kamuoyunun pek fark etmediği bir başka gelişme de Ege'de yaşanıyor. 

Yunanistan malum, ABD'ye teslim olmuş durumda. 

Miçotakis denen adam, ülkesini komple Amerikan üssüne dönüştürdü. 

Mavi Vatan'ı şikayet ediyor sümüklerini çeke çeke Batılı abilerine. 

Zaten ABD Kongresi'nde yaptığı konuşma da savaş ilanı gibiydi. 

Yunan jetleri ve savaş gemileri her geçen gün deniz ve hava sahası sınır ihlalleri yapıyor. 

Provokasyon gırla anlayacağınız. 

Tam da Ukrayna-Rusya savaşıyla ortalık karışık iken, Türkiye zaten Irak ve Suriye'nin kuzeyinde askeri harekatlar içindeyken, bir de Türk-Yunan savaşı çıkar mı? 

Ben buna jeopolitik açıdan çok ihtimal vermiyorum. 

ABD, şu ortamda Türkiye'yi tamamen kaybetmek istemez. 

Ama hem Miçotakis'in tüm adaları silahlandıran tahrikkar tutumu, hem de Türkiye'deki büyük ekonomik buhran, iç politikada büyük baskı yaratıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir türlü iyiye gidemeyen ekonomik gündemi ve dolayısıyla yapılamayacak olan erken seçimi düşünerek, konjonktürü değerlendirebilir. 

Zaten son söylemlerinde (haklı olarak) doğrudan Miçotakis'i hedef aldı, "Artık görüşmem onunla, stratejik görüşmeler de bitmiştir" dedi.  

Buna bir dayanak da Ege denizinde yapılan deniz ve kara tatbikatları. 

her yıl İzmir Seferihisar'da belli bir dönemde (genelde Mayıs) yapılan tatbikatlar bu sene geniş bir zamana yayıldı ve son başlayan Efes 22 (31 Mayıs - 9 Haziran) atışlı tatbikatı şimdiye kadar görülmemiş kapsamda yoğun bir şekilde yapılıyor. 

Tatbikata 37 ülkeden binden fazla yabancı personel katılacak. 

Bölgedeki en büyük birleşik müşterek tatbikat olma özelliği taşıyan EFES-2022 Tatbikatı’na TSK unsurları ile birlikte toplam 10 binden fazla personelin katılması planlanıyor.

Sanki burada rutin bir savaş oyunu değil de harbe hazırlık durumu var gibi. 

Yani bütün tatbikatlar harbe hazırlık için yapılır elbette ama şimdiki daha bir hazırlık ve gövde gösterisi için yapılıyor izlenimini edindim. 

Tabii bu son dönemde ABD eksenli artan gerilimde Doğu Akdeniz'i ve KKTC'yi de birlikte düşünmek lazım. 

Sadece Ege'deki restleşme değil, asıl jeopolitik mücadele Doğu Akdeniz'de. 

Türkiye'nin üzerine bu kadar gelinmesi, ABD için akıl karı gözükmese de, iç cephenin bölük pörçük olması, 10 milyona varan sığınmacı işgali ve ekonomik durumun da iflas noktasında bulunması olası bir hızlı galibiyet düşüncesine kaptırmış olabilir Washington'u. 

Tabii bir de savaş halinde boğazların kapanması Rusya'yı boğar. 

ABD'nin böyle de bir planı olabilir. 

Umarım ki yanılırım. 

1919'da İngiliz ve destekçisi Avrupalıların gazıyla Anadolu'ya çıkan Yunan ordusu tarihten ders almazsa ve bu kez ABD ittirmesiyle böyle bir maceraya atılırsa sonuç tam bir felaket olur.  

Ancak bu felaket bizden çok kafasız Yunan siyasetçilerin başına ve halkına patlar.  

100 yıl sonra tarih tekerrür eder.              

Tabii bu arada seçim yapılmaz, olağanüstü hal ilan edilir, CHP'li belediyelere kayyum atanabilir. vs.

Savaş şu anda istediğimiz son şey. 

Ama dünya çılgın bir hesaplaşmaya girdi. 

ABD liderliği kaptırmamak için Rusya ve Çin'e karşı elindeki tüm kartları ve provokasyonları kullanıyor.  

Bu arada İsrail'in de İran ve Suriye'ye karşı ciddi bir hazırlık içinde olduğunu unutmamak lazım. 

Neticede BOP projesi sürüyor. PKK ordusu boşuna kurulup donatılmıyor. 

Türkiye'nin artık üç kuruşluk siyasi hesaplarla değil, devlet aklıyla hareket etmesi ve gereken tedbirleri alması gerek. 

Yoksa bu gidişat kötü.